Sevgili Üniversite Adayları
İyisiyle-kötüsüyle bir
sınav döneminin daha geride bıraktık. LYS'ye giren
hemen her aday bir an önce sonuçlarını görmeyi merak
ediyor. Günlerdir gerek sosyal medyadan gerekse
bizzat görüştüğümüz adaylardan gelen sorular "hocam
kaç puan alırım?" yönünde. Bizler de elimizden
geldiğince adayların tahmini netlerini öğrenip 2012
yılında oluşmuş katsayı değerlerine göre onlara yine
tahmini puanlar hesaplıyoruz.
Gerek bizim, gerekse
bir başkasının 2013 sınavlarına ilişkin yaptığı her
değerlendirmenin arkaplanında aslında 2012 yılında
oluşmuş veriler var. Referans noktamız her zaman
olduğu gibi bu yıl da bir önceki yıl.
Peki bir önceki yılın
verilerini bir sonraki yıl kullanarak bir
değerlendirme yapmak ne kadar sağlıklı? Elbette %
100 aynı sonuçları vermez. Sınav puanlarını
etkileyen pek çok değişken var. Bunlardan biri aday
sayısı ve niteliği, diğeri sınavın zorluk kolaylık
derecesi ve buna bağlı olarak oluşacak ortalamalar
ve standart sapmalar. Öte yandan değişen OBP
uygulaması da en az diğerleri kadar belirleyici.
Değişkenin bol olduğu bir süreci standardize etmenin
zorluğunu yaşıyoruz bizlerde. İşte burada daha çok
deneyimlerimiz ve önceki yıllarda gözlemlediğimiz
teamüller devreye giriyor.
Nispeten zor bir
sınavlar silsilesini geride bıraktık. Zorluk
göreceli bir kavram. Neye ve kime göre zor? Elbette
bir önceki yıla göre. Madem parametrelerimiz hep bir
önceki yılın verileri üzerine kurgulandıysa sınavın
zorluk derecesini de kıyaslayacağımız yegane yer bir
önceki yılın zorluk kolaylık derecesi.
Bir kaç gündür pek çok
sistem uzmanı ve eğitimci arkadaşımın
değerlendirmelerini takip etmeye çalışıyorum. Süreci
çok doğru analiz edebilenler olduğu gibi çok yanlış
yönlendirmeler yapanları da üzülerek takip ediyorum.
18 Yılını sistem ile
yatıp kalkarak geçirmiş bir eğitimci olarak sınav
puanlarının benim için istatistiki bir değerinin
olmadığını söylemeliyim. En küçüğünün 100, en
büyüğünün 500 olduğu bir sistemde 500 puana
soruların tamamını yaparak (330 net ile de)
ulaşmanız mümkün, soruların bir kısmını yaparak da
ulaşabilirsiniz. Örneğin sınavda en yüksek neti elde
eden aday şayet 310 net yapmışsa o da 500 puan alır.
Bu örnekten hareketle kimse 330, 310'dan daha
büyüktür iddiasında bulunamaz. Sonuçta her ikisinin
de öğrenciyi getirdiği nokta aynıdır.
İşte bu yıl da benzer
bir tablo ile karşılaşmamız olası. Matematik
sınavının yapıldığı günden beri adaylara "tamam, zor
bir sınavdı ama puanlarınızı düşündüğünüz kadar
olumsuz etkilemeyecek" diye moral vermeye çalıştık.
Elbette bu moral cümlesi suni bir rehavet yaratmak
için değildi. Gerçeklik tam da dediğimiz gibi. Eğer
bir sınavda her soru her aday tarafından doğru
cevaplandırılıyorsa (kısaca kolay bir sınavsa) her
bir sorunun puansal değeri düşer. Tam tersi bir
durumda ise her bir soru daha değerli hale gelir.
Buna uygun bir tablo ile karşılaşacağımızı
öngörüyorum.
YGS ve LYS bir sıralama
sınavı ise benim için aslolan da adayın elde ettiği
sıralamadır. 450 puan alıp 10 bininci olmaktansa 430
puan alıp 8 bininci olmayı isterim. Bu yıl uygulanan
sınavlar tam da böyle bir süreci yaşatacak kıvamda
gidiyor şu ana kadar. Elbette henüz değerlendirme
yapılmadığı için ortalamalarda ne tür değişimlerin
yaşanacağını bilmiyoruz. Uzman öğretmenlerden ve
kısıtlı sayıdaki adaylardan aldığımız
geribildirimlerle temellendiriyoruz bu düşüncemizi.
Sonuçlar açıklandığında bu tezimizin ne ölçüde
gerçekleşip gerçekleşmediğini göreceğiz.
Adaylara son tavsiyem
şudur; Sonuçlar açıklanmadan asla bir karamsarlığa
ve umutsuzluğa kapılmayın. Bu yıl puan ve
sıralamalar sürprizlere oldukça açık olacak. Geçen
yılın verilerine göre 20 bininci olan bir aday
gerçek sonuç belgesinde 15 bininci olduğunu görürse
benim için hiç sürpriz olmaz. Okulların minimum
puanları değişebilir ama okulların sıralamalarında
çok önemli bir değişim beklemiyorum. Sonuçlar
açıklanıp tercihler yapılmaya başlandığında daha
somut değerlendirmeler yapabilme şansını
yakalayacağız. Umarım herkes emeğinin karşılığını
alır.
Salim
Ünsal
|